28 Aralık 2010 Salı

Avrupa’da buz çağı

Avrupa, yüz yıldan fazladır görmediği soğuk hava, kar ve buzla boğuşuyor. Uçaklar ve diğer araçlar kıpırdayamıyor. Tarihinin en sert soğuklarıyla mücadele eden Avrupa’da zorlu hava koşulları hayatı felç ettti

Polonya. Tarihinin en sert soğuklarıyla mücadele eden Avrupa’da zorlu hava koşulları hayatı felç ettti. Almanya’nın Frankfurt Havalimanı’ndaki 500 uçuş iptal edildi. Kar yağışının devam edeceğini belirten yetkililer 1300 uçuşun da iptal edilebileceğini açıkladı. Almanya’nın bayrak taşıyıcısı Lufthansa Havayolları ise, müşterilerine tren yolunu kullanmalarını tavsiye ediyor. Fransa’daysa dün Charles de Gaulle Havalimanı bir saat uçuşlara kapatıldı. Gün boyunca tüm uçuşların yüzde 60’ı 30 dakika ile 1 saat arası gecikmeli olarak gerçekleştirilebildi. Şarkıcı Lady Gaga’nın Paris’te vereceği konser ise ses sistemlerini taşıyan kamyonların karla kapanmış yollarda kalması nedeniyle iptal edildi. İngiltere’ye gidecek olan yolcularsa tüm geceyi havaalanında geçirmek zorunda kaldı. Çünkü Londra’daki Heathrow Havalimanı gece boyunca trafiğe açılamadı. Park halindeki her bir uçağın etrafından 30 ton kar kürendi. Belçika’da ise 1500 yolcu geceyi havalimanlarında geçirdi. Yunanistan’ın kuzeyinde ülkeye kaçak olarak girmeye çalışan 2 kişi, Macaristan’da 5 kişi ve Bosna’da gece evlerine giden 2 kişi aşırı soğuklar nedeniyle donarak öldü. Zaman zaman elektrik kesintisine uğrayan İsveç’te ise 1800’lerden beri ilk kez bu kadar soğuk bir kış olduğu açıklandı. Hollanda’da ise futbol maçları iptal edilirken, ülkede hava trafiğinde olduğu gibi kara trafiği de güçlükle sağlanabiliyor.Bizim sınırdan giremiyor! Hava sıcaklıklarındaki ani düşüş nedeniyle tüm Türkiye geçen haftayı soğuk ve yağışlı havanın etkisi altında geçirmişti. Bu hafta ise sıcaklıklar artıyor. Marmara’da sıcaklık 17 dereceye kadar çıkacak. Meteoroloji İşleri Müdürlüğü yetkilileri sıcaklıkların mevsim normallerinin kuzey ve iç kesimlerde 6 ile 8, güney bölgelerinde 2 ile 4 derece üzerinde seyredeceğini belirtirken sise dikkat çekti. Bugün Marmara ve Ege bölgesinde yağış uyarısı verilirken, iç bölgelerde sis etkisini gösterecek. Salı gününden itibaren ise yağışlar sadece batı kesimlerde etkili olurken tüm Türkiye’de etkili bir sis bekleniyor.

27 Aralık 2010 Pazartesi

Güneş’te dev patlama!

NASA, Güneş’te yaşanan patlamanın neden olduğu aktiviteni çok büyük olduğunu ve Güneş faaliyetleriyle ilgili eski fikirleri sarsabileceğini belirtti

ABD. Güneş'te 1 Ağustosta meydana gelen patlama üzerinde yapılan analizlerde, patlamanın, güneşin yarıküresini sardığı anlaşıldı.Manyetik lifler ve patlamalar güneş küresini bir ağ gibi sararken, şok dalgaları ve tsunamiler tüm güneş yarıküresi boyunca yayıldı.Bu faaliyetler Güneş'in uzaya, milyarlarca ton sıcak gaz taşıyan dalgalar göndermesine yol açtı. NASA sayfasındaki haberde, “bu aktivite o kadar büyüktü ki güneş faaliyetlerine ilişkin eski fikirleri sarsabilir” denildi.Lockheed Martin'in Güneş ve Astrofizik Laboratuarı’ndan Karel Schrijver, “1 Ağustostaki bu olay, gözlerimizi açtı” derken, “böylece güneş fırtınalarının tüm güneş küresini sarabilen olaylar olduğunu gördük, bunların ölçeğiyle ilgili bilgilerimiz değişti” dedi.Güneş patlamalarının, Güneş üzerinde gerçekleşen olaylar olmadığı, Güneş alevleri, tsunamiler ve Güneş'in yüzeyindeki dev püskürmeleri içeren “şiddetli olaylar dizisi olduğunun anlaşıldığı” ifade edildi. Space.com verdiği bilgilere göre, yaşanan patlamaların neden olduğu şok dalgaları, Güneş'in neredeyse üçte ikisine yayılmış durumda. Patlamalar, uzayboşluğuna yüz binlerce kilometre uzunluğunda alev ve gaz püskürtüyor.Patlamayla ilgili haber ve görüntüler NASA'nın internet sayfasında, http://www.nasa.gov/mission_pages/sunearth/news/global-eruption.htmlbağlantısıyla izlenebiliyor.

25 Aralık 2010 Cumartesi

Kadın Prezervatifini Hiç Denediniz mi?

Female condom adıyla kullanıma sunulan kadın prezervatifi, ilk kez doktor Lasse Hessel tarafından bulundu

Danimarka. Kadın prezervatifi, aynen erkeklerde olduğu gibi hem gebelikten, hem de sifiliz, gonore (bel soğukluğu), AIDS gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için çıkarıldı.Yapı olarak iki katlanabilir yumuşak halka arasındaki boruya benzer bir yapıdadır. Fakat bu borunun bir ucu kapalıdır. Birleşmeden önce, kapalı olan ucu vajenin derinine, rahim ağzına doğru parmakla itilerek yerleştirilir. Açık olan uç dışarıda kalacaktır.Önceleri yumuşak poliüretandan yapılmakta iken, daha sonraları nitril kauçuktan üretilenleri (Reality, Femidom, Dominique, Femy, Myfemy, Protectiv, Care) yakın zamanda ise doğal lateksten (Reddy, V Amour, L'amour, VA WOW Feminine condom, Sutra) imal edilenleri kullanıma sunulmuştur. Latex erkek prezervatiflerinin de yapıldığı malzemedir.Etkinliği1989-1990 yıllarında yayınlanan bazı erken dönem testleri, gebelikten korunma açısından erkek prezervatifine nazaran daha üstün olduğunu bildirse de gerçek yaşamda sürdürülen test sonuçlarına göre daha az gebelikten koruma etkisi olduğu görülmüştür. Bu durum muhtemelen çiftlerin kadın prezervatifini yanlış kullanmasından kaynaklanmaktadır. Zira 1 yıl süresince doğru kullananlarda sadece %5 istenmeyen gebelik oluşurken, yanlış kullanımda bu oran %21 e kadar yükselmektedir. Erkek prezervatifinde ise, özentisiz kullanımda %15, kuralına uygun kullanımda %2 istenmeyen gebelik oranına rastlanmaktadır.Cinsel Yolla Bulaşan HastalıklarBu alandaki etkinliğinin de gebelikten korunmadakine benzer olması beklenir. Yani erkek kondomlarının üstünlüğü beklenen sonuçtur. Fakat Herpes (uçuk virusu) veya HPV (siğil virusu) gibi deriden deriye bulaşan bazı hastalıklarda kadın kondomlarının üstün olduğu görülmüştür. Muhtemelen kadın dış genital bölgesinde örtülen alanın daha büyük olması, böyle bir avantaja yol açmaktadır.

24 Aralık 2010 Cuma

Satürn'ün uydusu Titan'da buz püskürten bir dağ keşfedildi!

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)'nın uzaya gönderdiği Cassini aracı, Satürn gezegeninin en büyük uydusu Titan'da buz püskürttüğü düşünülen devasa bir dağ tespit etti

ABD. Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)'nın uzaya gönderdiği Cassini aracı, Satürn gezegeninin en büyük uydusu Titan'da buz püskürttüğü düşünülen devasa bir dağ tespit etti.ABD Jeofizik Enstitüsü (USGS)'den bilim adamı Randolph Kirk'ün San Francisco'daki bir toplantıda açıkladığı araştırma sonuçlarına göre, Titan üzerinde Dünya'dakilere benzer büyük bir volkan bulundu. Ancak bu dağdan sıcak magma ve kül yerine buz ve hidrokarbonlar fışkırdığı sanılıyor.Titan'ın yüzeyinden 3 bin feet yukarıda gözlemlerini sürdüren Cassini, uydunun bazı bölgelerini 3 boyutlu olarak haritalandırdı. Cassini, İtalya'daki Etna ve İzlanda'daki Laki yanardağlarının etrafındaki yer şekillerini andıran donmuş akıntılar görüntüledi. Titan'ın üzerinde bilinen yanardağlara benzer sıcak magma püskürten bir volkan ise bulunamadı.Arizona Üniversitesi'nden gezegen bilimci Jeffrey Kargel, keşfi oldukça "inandırıcı" bulduğunu söyledi. Ancak Kargel, Titan'a gidip toprak örnekleri alınmadığı sürece akıntıların gerçekte hangi maddeden oluştuğunun asla bilinemeyeceğini kaydetti.Merkür gezegeninden biraz daha büyük olan Titan, nitrojen ve metan gazlarından oluşan oldukça kalın bir atmosfere sahip. Metan gazının kaynağı bilinmiyor. Bilim adamları, uydu üzerindeki volkanların atmosferin oluşumunda önemli bir faktör olabileceğini belirtiyor. 1997'de fırlatılan Cassini, 2004'te Satürn'ün yörüngesine girmişti. Satürn'ün Titan dışında irili ufaklı 60 uydusu daha bulunuyor. Cassini görevini NASA, Avrupa Uzay Ajansı ve İtalyan Uzay Ajansı ortaklaşa sürdürüyor

22 Aralık 2010 Çarşamba

Lady GaGa Paris'te Poposu çıplak dolaştı!

Lady Gaga, bu kez de aşırı soğuklar nedeniyle halkın sokaklara bile çıkmaya cesaret edemediği Paris’te "altı çıplak" dolaştı. Chanel marka gözlükleri ve siyah PVC ceketinin altına ağ çorap giyen Lady Gaga’nın üzerinde yalnızca bir külot vardı.

Fransa. Her fırsatta ilginç kıyafetleriyle gündeme gelen ünlü şarkıcı Lady Gaga, bu kez de aşırı soğuklar nedeniyle halkın sokaklara bile çıkmaya cesaret edemediği Paris’te "altı çıplak" dolaştı. Daily Mail’in haberine göre bir konser vermek üzere Paris’e gelen Lady Gaga, önceki akşam kentin ünlü moda merkezlerinden Bruce Field’a alış veriş yaptı. Lady Gaga, altına giydiği "şeffaf pantolonuyla" bir kez daha herkesin dikkatlerini üzerine çekmeyi başardı. Chanel marka gözlükleri ve siyah PVC ceketinin altına ağ çorap giyen Lady Gaga’nın üzerinde yalnızca ten rengi bir külot bulunduğu görüldü. Daha önce de hayvan etinden elbiseyle sahneye çıkarak kendinden söz ettiren ünlü şarkıcı geçen Pazar günü Paris’te konser verecekti. Ancak eksi 7 dereceyi bulan aşırı soğuklar nedeniyle konser bu akşama ertelenmişti.

20 Aralık 2010 Pazartesi

Bilim kanıtladı: Çirkin kadın yok

Ayık ve alkol etkisindeki üniversite öğrencileri üstünde yapılan araştırmaya göre alkolün, asimetrik yüzleri algılama yeteneğini azalttığı ortaya çıktı

İngiltere. Araştırmacılar; daha önce yaptıkları araştırmalar ışığında "Simetrik yüzleri tercih etme eğilimimiz vardır" dedi. Alkolün bu algıyı değiştirip değiştirmediğini anlamak için üstlerinde oynanan fotoğraflar, mükemmel şekilde simetrik veya asimetrik hale getirildi.Üniversite yerleşkesinin barına gidip dizüstü bilgisayarlarını açan araştırmacılar, nefes ölçümüyle öğrencilerin aldıkları alkol seviyesini belirledi ve onlara resimleri gösterdi.64 öğrenciye biri simetrik diğeri asimetrik iki yüzden oluşan 20 fotoğraf çifti gösterildikten sonra, tek bir yüzün olduğu 20 fotoğraf gösterildi. Öğrencilere hangi yüzün daha çekici olduğu ve resimdeki yüzün asimetrik olup olmadığı soruldu.Ayık öğrenciler simetrik yüzleri tercih etti. Dahası, verilere göre, erkekler alkol aldıklarında simetriyi algılamakta kadınlardan daha çok zorlandı. Bunun sebebinin, erkeklerin görüntüye daha çok önem verme yatkınlığı olabileceği söylendi.Daha önce yapılan bazı araştırmalar içkiliyken algının kötüleşmesinin yanında seçiciliğin azalmasının da mümkün olduğunu öne sürmüştü.Araştırmacı Benedict Jones; önceki araştırmaların laboratuar ortamında gerçekleştiğini, cinsiyetle ilgili bu farklılığın ortaya çıkmasının, deneyin topluluk içinde yapılmış olmasından kaynaklanmış olabileceğini söyledi.

19 Aralık 2010 Pazar

Kadın dudağı

Çoğu kadın dolgun, baştan çıkarıcı ve mükemmel dudaklara sahip olmak ister. Ama herkes mükemmel dudaklara sahip olacak diye bir kural yoktur. Dudaklarınızın hoş görünmesini istiyorsanız bir takım hilelere başvurarak da bunu sağlayabilirsiniz...

Türkiye. Şimdi burada bununla ilgili olarak hanımlara yapılan araştırmalar sonucunda bazı tavsiyeleri veren güzellik uzmanlarının önerileri aşğıda belirtilmiş olup, bu gibi durmların ve şekillerin çözümü olarak problemler hal olunabiliyormuş!
*Büyük ağızları daha küçük göstermek için dudak çerçevesini dudağın hemen içinden çizmek gerekiyor. Açık bir renkle çizilecek çerçevenin içinin, çerçeveden daha koyu renkte, ancak yine de açık bir tonda boyanması gerekiyor.
*Kalın dudakların parlak ve sert renklerden kaçınması gerekir. Dudakların içinden çizilen dudak çerçevesiyle dudak boyasının hemen hemen aynı renkte olmasına özen gösterilmeli.
*İnce dudakların daha dolgun görünmesi için dudak çerçevesinin dudak çizgisinin dışından çekilmesi gerekir. İki yana kadar iyice uzanması gereken çerçeve açık bir tonda çizilmeli, dudağın iç kısmının ise daha koyu bir tonda boyanması gerekir.
*Alt ve üst dudakların kalınlıkları birbirine uymuyorsa, değişik iki ton kullanın. Kalın dudak için koyu, ince dudak için açık renkte bir ruj sürülmesi, dudağın asimetrisini gizler.
*Dudaklarınızın sarkık görünümünü gizlemek için izlenecek en iyi yollardan biri, dudak kalemiyle düzeltilip çizilen bir dudak şeklinin ardından , bu şeklin dışında kalan dudağın bölümlerinin ten rengine uygun renkte bir fondötenle kapatılmasıdır.
*Alt dudağınız dışarı doğru taşkın ise, alt dudağınızı boyarken biraz küçültmeniz gerekecek. Bunun için ortasından başlayarak dudak çizgisinin biraz içinden dudakların birleştiği yere kadar boyayın. Normal olarak boyadığınızı üst dudağın daha dikkat çekici olmasını sağlayın.
*Üst dudağın ortasını belirten V şeklini, dudak çizgisinin biraz içinden çizerek doğal kıvrım vererek dudakların birleştiği yere kadar boyayın. Alt dudağı ise biraz taşırarak boyayın.

Evet, işte böyle....Kadın demek, zarafet, incelik ve güzelliğin bir simgesidir diye her zaman algılanır erkeklerce... Aslında her kadın güzeldir... Bu güzelliği yakalayabilmek ise, her bayan için bakım ve makyaj sanatından geçer..! Bayanlarda, makyajında en önemli görsel ilk noktası dudaklardır diye tarifliyebiliriz herhalde..!
Her kadının hayali güzel bir görünüme sahip olmaktır. Siz bayanlarda genç ve güzel görünmek istiyorsanız bu yazıdaki ipuçlarını dikkate almalısınız! Ünlü bir ingiliz vatandaşı CHESTERFIELD "Zekalarıyla ilgili en çok iltifat alan kadınlar tartışılmaz derecede güzel veya tartışılmaz derecede çirkin olanlardır." ... Müsaadelerinizle yazımı meşhur İngiliz başbakanı CHURCHILL'in bir gün İngiliz Avam kamarasında (İngiltere Meclisi) konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, Churcill'e çok kızarak ve sinirlenerek, kızgın bir şekilde "Şayet ben sizin karınız (eşiniz) olsaydım eğer, kahvenizin içine zehir koyardım" der, bunun üzerine İngiliz başbakanı Mr.Churcill gayet sakin ve ılık bir ifade ile kadın milletvekiline döner, "Pek muhterem hanımefendi, şayet siz benim karım olsaydınız, bende o zehirli kahvenizi seve seve içerdim...! "

18 Aralık 2010 Cumartesi

İlk görüşte aşkın sırrı çözüldü

İlk göz göze geldiklerinde âşık olan kişilerin sırrı çözüldü. ABD’de yayımlanan yeni bir kitap bu tip ilişkilerin beş şarta bağlı olduğunu öne sürüyor. işte Rom ve Ori Brafman’ın “Click” isimli kitabına göre ilk bakışta aşkın beş evresi…
ABD. 1- KIRILGANLIK: Hızlı oluşan bir ilişkinin temelinde karşı tarafın da en az kendiniz kadar kırılgan olduğunu görmek yatıyor. Kişi bir konudaki kusuruna dürüstçe söylediğinde karşı tarafla daha dürüstü bir ilişki kuruluyor.
2- YAKINLIK: İki insanın ofiste masalarının birbirine yakın olması ya da aynı yerde yaşıyor olmaları onlara konuşacak ve yakınlaştıracak daha çok konu verir. Birisini ister istemez hayatımızda her gün gördüğümüz insanlar arasına girmesi onunla beraber olunma istediğini arttırıyor.
3- ÇEKİM GÜCÜ: Kendinize güvenmek ya da güzel hissetmek, diğer tarafın fark edeceği bir çekim gücü oluşturuyor. Bu da karşı tarafla anında iletişim kurmayı kolaylaştırıyor.
4- BENZERLİK: “Zıt kutuplar birbirini çeker” doğru bir varsayım değil. İnsanlar uzun süreli ilişkilerde kendilerine benzeyen kişileri ararlar.
5- ORTAM: Aynı tarzda sıkıntıları yaşamak ve paylaşmak insanları daha da yakınlaştırıyor.

17 Aralık 2010 Cuma

Seks ne zaman acıtır?


Cinsellik size zevkten çok acı vermeye başladıysa, ortada bir sorun var demektir…


Türkiye. Cinselliğin var oluş nedeni haz almak olsa da, yapılan araştırmalar, kadınların büyük bir çoğunluğunun yatakta acı çektiğini gösteriyor. Fakat bu acı, karşı cinsin verdiği bir acı değil, genelde hastalıkların neden olduğu ağrılar olarak görülüyor. Sebeplerinin yüzde 80′-i jinekolojik hastalıklara bağlı olan bu ağrıların nedenleri arasında sadece fizyolojik değil, aynı zamanda psikolojik nedenler de görülebiliyor. Ağrılı cinsel ilişki yani disparonide, cinsel ilişkide birleşme anı geldiğinde vajina girişinde ya da daha derinlerde kasık bölgesinde ağrı, acı, yanma, batma gibi istemsiz durumlar hissediliyor. Ağrılı cinsel ilişki birçok kadının fark etmediği, önemsemediği ya da katlanmak zorunda kaldığı bir durum. Oysa bu durum yanlış yerleşmiş kültürel bir saplantı. Zamanla cinsel ilişkinin sosyal hayatın önemli bir parçası haline gelmesiyle bu sıkıntının çözüm arayışları da arttı. Cinsel ilişkide ağrıyla karşı karşıya kalan bir kadının, öncelikle jinekolog tarafından muayene edilmesi gerekiyor. Eğer herhangi bir jinekolojik sorun yoksa bu durumda psikolojik sorunların araştırılması gerekiyor. Ağrılı cinsel ilişki, ilk ilişkiye girildiğinde görülebildiği gibi yıllar sonra da ortaya çıkabiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Nevzat Melih Gündüz, “Ağrı hemen dış cinsel organ girişinde ise yüzeysel, vajinada ise orta ve rahim ağzı ya da kasıkta ise derin ağrı olarak biliniyor” diyor. Vajinismus, tamamen psikolojik olarak baskı altında kalmış kadınların, çocukluktan itibaren almış olduğu baskı alandaki cinsel bilgiden kaynaklanabiliyor. Bu kişiler, evlenene kadar yasak, ayıp, günah şeklinde cinsel bilgilerle dolduruluyor ve ardından ilk cinsel deneyimlerini yaşamak zorunda kalıyor. Formsante’nin haberine göre, korku ve acı ile panik olarak yaşanılan ilk cinsel deneyim, bir göreve dönüşüyor. Cinsel ilişki ağrısı kaçınılmaz olarak devam ediyor. Bu hastalığın tedavisi psikolojik oluyor ve seanslar şeklinde konunun uzmanlarınca yapılıyor.


Dr. Gündüz, “Jinekolojik mantar, bakteri, virüs ve parazit enfeksiyonları yani kısaca mikropların sebep olduğu hastalıklar da genital bölgede ilişki sırasında ağrıya sebep oluyor. Akıntı, yanma, koku, kaşıntı, âdet dışı kanama, şişlik ve kızarıklıklar da sıklıkla karşımıza çıkan bulgular arasında yer alıyor. Enfeksiyonlara bağlı ağrıların tedavisinde ciddi ilaçlar ya da iğneler kullanılıyor” diyor. Yapısal olarak dar vajina ya da perdeli vajina, kalın kızlık zarı, kısa vajina da ağrılı cinsel ilişkiye sebep olabiliyor. Vajina yapılarının tedavisi için cerrahi yöntemlerle düzeltici estetik operasyonlar yapılabiliyor. Dr. Nevzat Melih Gündüz, “Rahim, tüpler, yumurtalıkların kist, ur ve diğer iltihaplı hastalıkları da ağrılı cinsel ilişkiye sebep oluyor. Tedavilerinde ilaçlardan ve cerrahi yöntemlerden faydalanılıyor. Yumurtalıklardaki çikolata kistleri de derin ağrıya sebep oluyor ve tedavilerinde doğum kontrol hapları ve laparoskopi adım verdiğimiz cerrahi yöntemler kullanılıyor” diyor. Cinsel ilişki ile bulaşan genital herpes virüs enfeksiyonu da ilişkide ağrıya neden oluyor. Bu virüsün tedavisi için kremler ve haplarla vücudun savunma sistemini kuvvetlendiren vitaminler verilebiliyor. HPV virüsünden 9-45 yaşına kadar aşı olarak korunmak mümkün.


Menopoz ve emzirme dönemindeki vajinal kuruluk da ağrılı cinsel ilişkiye sebep oluyor. Bu kuruluk sebebiyle ilişki sırasında tahriş oluşuyor. Yaşanan yanma ve sancı da cinsel ilişkiyi dayanılmaz bir ızdıraba dönüştürüyor. Östrojen hormonu yokluğunda oluşan bu kuruluk durumu jeller ve kremlerle giderilebiliyor. Zor geçen doğumlar ya da fazla sayıda doğum yapmak da üreme organının sarkmasına veya yırtıkların oluşmasına neden olabiliyor. Bu da ağrılı cinsel ilişkinin bir başka sebebi olarak görülebiliyor. Böyle durumlar için lokal anestezik iğneler ya da cerrahi estetik operasyonlar yapılarak vajina normale döndürülebiliyor.

16 Aralık 2010 Perşembe

Erkekler için dilaltı ereksiyon hapı

Erkeklerde sertleşme sorunu için geliştirilen ilaçlarda yeni bir dönem başladı


Almanya. Bayer’in erektil disfonksiyon (ED-sertleşme sorunu) tedavisi için kullanılan, etken maddesi Vardenafil olan ilacın dilaltı kullanılan yeni formu Avrupa’da piyasaya sürüldü.  Dilaltı ilaç, yapılan pazar araştırmaları sonrasında erkeklerin daha kısa sürede etki beklediği yolunda elde edilen veriler doğrultusunda geliştirildi. Ağızda, suya gerek duyulmadan saniyeler içinde eriyen ve 10 dakikada etkisini gösteren yeni ilacın yan etkisi de yok denebilecek kadar. Yeni dilaltı ilacın ambalajı da oldukça farklı. Kredi kartı boyutunda ve siyah renkli incecik bir kutuda bulunan ilacın dikkat çekmemesi hedefleniyor. İlaç her ne kadar turuncu renkte olsa da siyah paketle erkeklerin “kullandığının fark edilmemesi” isteği yerine getirilmiş. Zira yine pazar araştırmalarına göre, ilacı kullanan erkekler bunu partnerinin fark etmemesini istiyor. Ağızda eriyen ilaç, erkeklerin ilacı her yerde, suya ihtiyaç duymaksızın alabilmesine olanak veriyor.
Nice’te düzenlenen Erkek Sağlığı Kongresi’nde bir basın toplantısıyla tanıtılan ilacın yeni formu hakkında bilgi veren uzmanlar, ilacın çok iyi tolere edilebildiğini ve daha önce görülen yan etkilerin görülmediğini bildirdi. Bayer yetkilileri, “Pazar analizleri erkeklerin daha kolay kullanılabilen yani herhangi bir zamanda herhangi bir yerde kolaylıkla alınabilecek bir ilacı tercih ettiklerini ortaya çıkardı. Bu nedenle Vardenafil’in hastanın ağzında eriyerek nane tadı bırakan, ağızda dağılan tablet formülasyonu geliştirildi” dedi. Merkezi Hollanda’da bulunan Andros Erkek Sağlığı Enstitüsü’nün kurucusu olan ve halen başkanlığını yürüten Prof. Dr. Frans Debruyne de ağızda eriyen formülasyonların kullanım kolaylığını ve hastanın tedaviye uyumunu artırdığının bilindiğini söyledi.

Fransa ve İspanya başta olmak üzere Avrupa’da birçok ülkede kullanılmaya başlanacak dilaltı ilacı “güvenli bir seçenek” olarak değerlendiren doktorlar, yeni formun getirdiği faydaları da şöyle özetledi: Dünya genelinde 20-75 yaş aralığındaki tüm erkeklerin yüzde 16′sının (yaklaşık 152 milyon erkek) sertleşme sorunu yaşadığı tahmin ediliyor. 2025 yılına gelindiğinde bu sorunu yaşanan erkek sayısının 322 milyona ulaşacağı öngörülüyor.

15 Aralık 2010 Çarşamba

Bu yiyecekler spermlere zarar veriyor


Doymuş yağ ve tek doymamış yağ asidi oranı yüksek yiyecekler


ABD. Harvard Tıp Fakültesinden bilim adamlarının yaptığı araştırma, doymuş yağ ve tek doymamış yağ asidi oranı yüksek yiyeceklerle beslenen erkeklerin sperm sayısının azalabileceğini ortaya koydu. Araştırma, özellikle omega 3 ve omega 6 gibi yağları içeren gıdalarla sağlıklı beslenen erkeklerin spermlerinin sağlıklı olduğunu gösterdi.


Sucuk, salam, sosis gibi şarküteri ürünlerinde doymuş yağ oranının yüksek olduğunu, zeytinyağının tek doymamış yağ asidi içerdiğini belirten bilim adamları, beslenme alışkanlıklarında yapılacak bazı değişikliklerin genel sağlığın yanı sıra üreme sağlığına faydalı olabileceğini vurguladı. Araştırmaya ilişkin sonuçlar, Amerikan Üreme Sağlığı Birliği’nin konferansında sunuldu. Konuyla ilgili makale, İngiliz The Independent gazetesinin internet sitesinde yayımlandı.

Menopoz dönemi için 14 altın beslenme tüyosu
Birçok kadının korkulu rüyası haline gelen ve bu dönemde artan kilolarla ve meydana gelen yakınmalarla (ateş basması, terleme, çarpıntı, sinirlilik, depresyon vb.) mücadele etmek hiç de zor değildir.  Diyetisyen Müge Arslan menopoz dediğimiz karanlık ve korkulu yolu aydınlık ve güneşli bir yola çevirmek için 14 altın beslenme tüyosunu paylaşıyor:
Türkiye. 1. Her öğünde besin çeşitliliğine önem vermek gerekmektedir. Yani bir gün içerisinde süt ve süt ürünleri, et ve türevleri, ekmek-tahıl grubu besinler, sebze-meyveler mutlaka belirli ölçüde tüketilmelidir.
2. Kemik erimesi için oldukça önemli ve iyi kalsiyum kaynağı olan süt ve süt ürünlerinden günde en az 3-4 porsiyon tüketilmelidir. Seçimlerinizi olabildiğince yarım yağlı veya yağsız olarak yapınız: 1 su bardağı süt, 1 kase yoğurt, 1 kibrit kutusu kadar (35 gr) peynir.
3. Bu dönemde yağ tüketimi de oldukça önemlidir. Özellikle katı yağlardan uzak durulmalı, yerine bitkisel sıvı yağlar kullanılmalıdır. Özellikle zeytinyağını tercih edebilirsiniz.
4. İyi bir E vitamini içeriği olan yağlı tohumlulardan (fındık, yer fıstığı, badem, ceviz ve soya ürünleri) günde bir avuç tüketilmelidir.
5. Kalp damar hastalıkları ve kemik erimesine karşı koruyucu etkisi olan omega-3 yağ asitleri yeterince tüketilmelidir. Haftada en az 2-3 porsiyon balık (tercihen ızgara) yiyerek omega-3 yağ asitleri ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.
6. Şeker ve şekerli besinler kilo alımını hızlandırdığı için mümkün olduğunca az tüketilmeli, yerine meyve, salata tercih edilmelidir. Eğer canınız fazla miktarda tatlı tüketmek isterse pasta değil sütlü tatlılardan yana tercih kullanılmalıdır.
7. Lifli besinlerin tüketimi bu dönemde de oldukça önemlidir. Özellikle kuru baklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, kuru bakla, kuru börülce, soya fasulyesi) kepekli tahıllar dediğimiz esmer ekmek, bulgur ve kepekli pirinç, kepekli makarna, kepekli erişte ve kepekli un ve sebze ve meyveler tercih edilmelidir.
8. Diğer yandan kabukları ile beraber yenilen sebze ve meyveleri kabukları ile tüketmelisiniz.
9. Haftada da en az 1-2 porsiyon kuru baklagil yemeği tüketiniz. Kuru baklagiller protein içerdiği için, et gibi protein içeren yiyecekler eklemenize gerek yoktur.
10. Tuz tüketiminizi mümkün olduğunca en aza indirmeye çalışın.
11. Alkol ve sigaradan uzak durun.
12. Bol su tüketiniz. Günde 2 – 2,5 litre sıvı tüketmeye gayret edin.
13. Düzenli bir şekilde kilo takibinizi kontrol ediniz. Kilo almaya başladığınız anda beslenme uzmanına danışınız.
14. Her gün 35 – 45 dakika tempolu yürüyüş yapınız.

9 Aralık 2010 Perşembe

Wikileaks duvar kağıdında 'Atatürk' resmi 


Dünyayı sallayan internet sitesi Wikileaks’in web sayfasında çok konuşulacak bir detay ortaya çıkt 


Türkiye. Buna göre; sitede bilgisayar masaüstleri için hazırlanan duvar kağıtları örneklerinden birinde Atatürk fotoğrafı yer alıyor. Bu duvar kağıdında; Wikileaks logosunun bir arşiv odasını basması tasvir ediliyor. Sitenin duvar kağıtlarının yer aldığı bölümdeki fotoğrafların birinde Mustafa Kemal Atatürk bulunuyor. Atatürk'ün kalpaklı fotoğrafının altındaki rafta da bir nargile vardı. Sözkonusu duvar kağıdında "Arşivleri açma zamanı" diye yazıyor. Wikileaks'in bağış toplamak için hazırlattığı duvar kağıtları arasındaki Atatürk fotoğrafı dün Türkiye'de en çok konuşulan olaydı. Resim büyütülüp incelendiğinde Agents of Chaos (Kaos Elçileri) adlı Yunan öğrenci hareketi tarafından tasarlandığı görülüyor. Kaos Elçileri'nin Atatürk'e olan düşmanlıkları yüzünden fotoğrafı postere koyduğu anlaşıldı. Açık kapının üzerinde ise eski ABD Başkanı Richard Nixon'ın fotoğrafı yer alıyordu. Wikileaks sitesinde toplam 8 duvar kağıdı bulunuyor. Wikileaks’in yayınladığı belgelerle ilgili kilit kelimelerin olduğu duvar kağıdında, bu fotoğrafın da yer alması, Atatürk’ün Türkiye’yi simgelemesi olarak yorumlanıyor. Duvar kağıdında; Watergate Skandalı'yla istifa eden eski ABD Başkanı Richard Nixon'un fotoğrafı da, basılan arşiv odasının duvarında yer alıyor. 

8 Aralık 2010 Çarşamba

Kabe'nin üzerinde esrarengiz görüntü


Şartlanmamış insan aklı da meleklerin varlığını imkânsız değil, câiz ve mümkün görür


Saudi Arabistan. Doğa üstü olaylara her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. Şimdi göreceğiniz görüntüler, her yıl Müslümanlar'ın ibadet etmek için birbiriyle yarıştığı kutsal mekan Kabe'den. 2008 yılında çekildiği iddia edilen bu görüntülerde, Kabe'de yapılan tavaf sırasında gökyüzünden bir cisim hızla Kabe'nin üzerine doğru iniyor ve okunan dualar eşliğinde gökyüzünde dolanmaya başlıyor. Bir süre sonra ise Kabe'nin üzerinde sabit olarak kalıyor. O cismi gören bir Müslüman telaşlı gözlerle etrafı arıyor...

GERÇEK Mİ YOKSA FOTOMONTAJ MI? Sanal alemde dolaşan bu videodaki cismin 'Melek' olduğu iddia ediliyor. Ancak bu müthiş görüntülerin gerçekmi yoksa teknoloji kullanılarak yapılan bir göz yanılması mı olduğu henüz bilinmiyor...

MELEKLERİN MAHİYETİ Melekler duyu organlarıyla algılanamayan, gözle görülmeyen, sürekli Allah'a kulluk eden, asla günah işlemeyen, nûrânî ve ruhanî varlıklardır. Bu sebeple onlar hakkındaki tek bilgi kaynağı âyetler ve sahih hadislerdir. Onun ötesinde bir şey söylemek mümkün değildir. Meleklerin gözle görülmez, duyu organlarıyla algılanamaz varlıklar oluşu, inkâr edilmeleri için bir gerekçe olamaz. Gerek akla gerekse pozitif bilimlere dayanılarak, meleklerin var veya yok olduklarına dair kesin deliller ileri sürülemez. Çünkü melekler, gözlem ve deneye dayanan pozitif bilimlerin ilgi alanı dışında kalan fizik ötesi varlıklardır. 

MELEKLER GÖZLE GÖRÜLEBİLİR Mİ? Sözlükte "haberci, elçi, güç ve kuvvet" anlamlarına gelen melek, Allah'ın emriyle çeşitli görevleri yerine getiren, gözle görülmeyen nûrânî ve ruhanî varlıktır.

3 Aralık 2010 Cuma

Uzayda tuhaflık artıyor

Bu tuhaf bakterinin çok kuvvetli bir zehir olan arsenikle beslenmesi karşısında şaşkınlığa uğrayan bilim adamları, bunun dünya ve dünya dışı yaşam araştırmalarına bambaşka bir bakış getireceği görüşünde

ABD. Arizona Devlet Üniversitesi'nde görev yapan ve Science dergisinin internet sitesinde yer alan araştırmanın yazarlarından Paul C. W. Davies, organizmanın hem fosfor hem de arsenikle üreyebildiğini bunun tam anlamıyla uzaylı ya da dünya dışı bir hayat anlamına gelmese de kesinlikle tuhaf olduğunu söyledi. Bugüne dek altı başlıca element yaşamın gelişimi için temel unsurlar kabul ediliyordu.Bunlar, karbon, hidrojen, azot, oksijen, fosfor ve kükürtten oluşuyor. Bu bakterinin keşfi ise bilimi yaşamın gelişimi için gerekli temel unsurları yeniden tanımlamak zorunda bırakıyor.Zira bakteri, fosfor yerine arseniğe maruz kaldığında da üremeye devam ediyor.Araştırma, dünyada bulunan bir mikrop üzerinde yoğunlaşıyor. Bununla beraber NASA'nın bu mikrobu tartışmak üzere bir basın toplantısı düzenleyeceği yolundaki açıklama ve bulgunun ayrıntılarının ilan edilmemiş olması, internette"dünyadışı ya da uzaylı yaşam formunun ilan edileceği" yolunda spekülasyonlara yol açmıştı.

İngiltere'deki Gezegenler ve Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsü'nden Charles Cockell, bu keşfin, yaşamıngelişimi için standart kabul edilen elementlerin mutlak olmayabileceğini gösterdiğini söyledi. Aynı üniversiteden raporun diğer yazarı Ariel D. Anbar "bu durum bizleri daha nelerin mümkün olduğunu sorgulamaya itiyor" diye konuştu. Anbar, "Buluş dünyanın dışında da yaşam aramak açısından çok önemli. Çünkü araştırmacıların, yaşamın ne olduğunu bilebilmeleri için önce yaşamı tanımlayabiliyor olmaları lazım" dedi.